Bana benzettim bu acı dolu bakışları olan kadını. İçimdeki onlarca kadından biri gibi. Öylece duruveriyorum yine günün ortasında. Saklıyorum buraya yazdıklarımı. Düşünüyorum sonra bırakıversem kendimi diye, herkes görse, bilse tüm kelimelerimi; korkuyorum kelimelerim olmadan çıplak kalmaktan.
Kendini yönetmeli diyordu geçenlerde bir adam bir kadına. Kadını ezik gördüğü için sinirlendim bu cümleye. Çünkü o yönetemezse yönetirler çağrışımı vardı sanki içinde, sert bir söylemdi. Oysa yönetmemeli kendilerini insanlar. Doğayı ve hayatı yönetemeyecekleri gibi kendilerini de yönetemeyeceklerinin farkında olmalılar. Akışında ve doğal olmalı hayat da insan gibi. Düşüncelerim benden özgürce çıkabilmeli. Karda çıplak ayak yürüyebilmeliyim mesela, başkalarına göre olur olmaz yerlerde konuşabilmeliyim, yaşımı hesap etmemeliyim, ne derler ne düşünürler diye kendime eziyet etmemeliyim, birinin beni kukla gibi tutmasına izin vermemeliyim.
Erkekler bencil. Erkekler eleştiri kabul etmiyorlar, lider olmalılar daima. Kadınlara rol kaptırmaya niyetleri yok, çünkü öyle inanıyorlar, öyle yetiştiriliyorlar. Onları yetiştiren kadınlar kendilerini yönetilmiş hissediyorlar çünkü, sadece onu biliyorlar. Bir kadın oğluna başka bir kadını sevmeyi öğretmeli, onu boyunduruğu altına almayı değil. Kadında bitiyor iş, analarda. Ama analar kinci, bencil, fesat olunca adam ne yapsın, ne olsun?
Kendimi yönetmeyi öğrenmek istemiyorum, yönetilmek istemiyorum. Su gibi duru olup akmalıyım zamanın içinde. Tüm çizgilerden uzaklaşmalıyım artık. Yaşayamadığım yıllar uğruna keşkeler biriktirmek, söyleyemediğim şeyler için, içimdeki kanser hücrelerini çoğaltmak istemiyorum! Konuşabilmek, anlatabilmek, korkmadan söyleyebilmek istiyorum, erkekler gibi!
İyi bir dünyaya inanmak, sonsuza dek mutlu yaşadılar sonlu masallara inanmak gibi mi gerçekten acaba?